5. Islam’ı Öğrenmede ve Yaşamada Izlenmesi Gereken Yol

Maide 3 .. Bu gün dininizi ikmal ettim, size verdiğim nimetimi tamamladım, size din olarak islamiyeti verdim de razı (hoşnut) oldum…

Al-i imran 85 ..Kim islam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki ondan kabul olmayacaktır…

Yunus 108 ..De ki: Ey insanlar, gerçekten de Rabbimizden hak ve hakikat gelmiştir sizlere; artık kim doğru yola giderse faydası kendisinedir, kim de saparsa zararı kendisine…

Allah kemale erdirdiği, bir nimet olarak tamamladığı, kıyamete kadar insanlığa lazım her şeyi içeren ilahi kuralları ve kaideleri sunmuş ve bundan razı olmuştur, cünkü bundan daha mükemmel ve yeterli bir şeyin olmasi imkansızdir. Cünkü bu tüm hak ve hakikatleri icermektedir. Bu da Islam dir işte insanın var oluşundan kıyamete kadar gideceği doğru yol budur.

O halde bu yol nerede başlar, nereden gecer, bu yola nasıl dahil olunur, bu yol nasıl bulunur?

Islamiyet bir şehre benzer ve islam olanlar bu şehirde yaşarlar; bu şehrin havasını tenefüs eder, ekmeğini yer suyunu icerler bu şehrin kanun-kaide ve yöneticilerine itaat ederler. Resulullah buyurduğu“Ben ilmin şehriyim…“Bu islam şehrinin adresidir. Bu ilahi sözdeki ilim, bir nimet olarak tamamlanan islam dinin tüm içeriğidir. Ve bu şehir Resulullah şehridir.


Cünkü Allah ın Resulü doğru yolu ögretmek, göstermek, yanlıs, sapık yollardan korumak icin vardir ve görevlidir.

Nur 54 ..De ki; Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin. Eğer yüz cevirirseniz, bilin ki ona düşen ancak kendisine yüklenen vazifedir ve size düşende size yüklenen vazifedir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz. Peygambere düşen apacık tebliğden başka bir şey değildir…

Bu da şunu göstermektedir: islamiyetin ilk günlerinde, islam ın o saf, berrak, taze anlarında sapmalar, dökülmeler, doğru yol göstericinin gölgesi etrafında heva-hevesin, cehaletin, inadın, nefsin dürtüleri ile kendisince yol arayan, yol bulan, yol katedenler olmuştur.

Peki bu arada ilahi yol-doğru yol ne oldu, yok mu oldu, kayıp mı oldu? Hayır asla! O yol kıyamete kadar vardır bu yüce yaratıcının vaadidir. Ve her zaman bu yolda Salih insanlar yürüyeceklerdir; az veya cok…?!

Imam Ali (as):“ Hidayet yolunda yürüyenlerin azlığı seni üzüntü ve korkuya düşürmesin.“

Elbette bir çokları yer-yurt, dünya, şehvet, para pul, makam sevgilerine, hırslarına, nefsi dürtülerin cazıbesine kapılacak ve bunları kendilerine din edinecektirler. Belki de bazılari icinde olduklari bu hallerinin farkinda bile olmayacaklar.

Bu konuda Hz.Musa(as):

Kasas 57 ..Ve dediler ki: Seninle beraber doğru yola uyarsak yerimizden yurdumuzdan oluruz, bizi cıkarı verirler burdan…

Oysa yeri-yurdu yani dünyayı ve icindekileri veren, bu canı veren Allah’tı bunu göz ardı edebıldıler ve bundan öte Allah’ın muradı daha da başkaydı.

Kasas 60 ..Ve size ne verildiyse dünya yaşayışına ait metalardan, dünya ziynetlerinden ibaret. Allah katında olanlar daha hayırlıdır daha süreklidir…

Oysa dünyada Allah´ın muradı vardı !!

An-Nur 55 . Allah sizden inanip iyi işlerde bulunanlara, onlardan önce gelip gecenleri nasıl yeryüzüne sahip ve hakim kıldıysa onları da mutlaka yeryüzüne sahip ve hakim kılmay, onlara razı ve hoşnut olduğu dini nasip edip o dini, bütün dinlerden üstün etmeyi, korkularını güvenliğe dönüştürmeyi murat etmiştir…

Bütün bunlara rağmen Allah ın buyruklarını iceren Resulünün tebliğ ettiğine uymayanlara şunu söylemiştir:

Kasas 50 …Artik bil ki onlar, ancak kendi dilediklerine uyuyorlar ve Allah’ın hidayetini bırakıp kendi dileğine uyan kişiden daha sapık kimdir? Şüphe yok ki Allah zalim topluluğu doğru yola sevk etmez…

Şimdi islam ümmetine bakalım neden bu kadar aralarında tefrika var. Bu ümmet günde en az on yedi kez Rabbine söyle yalvarmaktadir:

Fatiha 5-7 ..Bizi doğru yola hidayet et; nimetlendirdiğin kimselerin yoluna. Delalete ve gazaba ugramışların yoluna değil….

Ümmetin bu ilahi, duasına katılmamak mümkün mü? Bu duayı ediyor ve yüce yaratıcımız Hak Teala’ya cümle ümmetin bu duasını kabul buyurması icin yürekten niyaz ediyoruz.

Doğru yol yani peygambere itaatle bulunacak bu rahmet yolu bütünüyle gözlerimizin önünde.

Bu yol :

Allah’ın nimetlendirdiği kimselerin yolu.

Bu yol:

Delalete düşen (sapanların) gazaba uğramışların yoluna değil.

O halde: Allah’ın nimetlendirdiği kimseleri izleyen, onlara itaat edenler doğru yolda

Net ve önemli bir ölçü elimize geçmiş bulunmakta;

Nisa 115 .. o halde kendisine doğru yol apacık belli olduktan sonra peygambere aykırı hareket eden ve inananların yolundan başka bir yola giden kişiyi döndüğü yolda bırakırız..

Hak cephesi islam sınırları cercevesinde bulunup hakkiı islam üzere olduğunu her fırsatta söyleyen ve gercekten Bir Allah’a O’nun Resulüne ve o Resulün son Peygamber olduğuna; hak ile hakkı, Furkan’ı getirdiğine; tebliğ ettiğine, O Furkan (Kur’an’a) ve ahiretin var olduğuna, amellerin karşılığının olaçağı, hesabın hak olduğuna iman eden bu ümmet, neden ayrı ayrı, bölük pörcük, grup grup, hizb hizb, renk renk, şekil şekil, birinin helal bildığı diğerinin haramı, diğerinin haram bildiği bir diğerinin helal bildiği; bu kadar farklar neden?!..

Allah’a imanın, Peygamber’e imanın, Kur’an’an imanın, Ahirete imanın bile yok edemediği ihtilafları nasıl, neyle, yok etmek mümkündür?

Bu ihtilaflar sadece bugün ile ilgili değil dün ve öncesi de vardı. Hatta bu ihtilaflar:

Allah üzerine, Resulullah üzerine, Kur’an üzerine, Ahiret üzerine ihtilaflardır. Yani hem iman edilmekte hem imanlar üzere ihtilaflarla düşülmekteydi. Ve ihtilaflar…

Ihtilaf islamiyette en istenilmeyen, hastalığın, en cirkin manzaranın mikrobu; bu mikrop neticesi Müslümanlar dinlerini parca parca etmekte, gruplaşaktalar.

Bugün dünün neticesidir; dünün öncesinde, Peygamberi anlayamadılar, ona karşı cıktılar, ona itaatsizliklerde bulundular, bunu size acıklayalım..

Birincisi: Günümüze kadar uzanan tarih sahnesinde islam ümmetinin başına gelenler ve yaşananlar…

Ikincisi: Imamet gerçeğidir.

Bizim inancımıza göre Resulullah döneminden itibaren Hak imamlar tanınsa ve onlara gerektiği gibi itaat edilseydi islam ümmeti bugün içinde bulunduğu hale gelmezdi. Bunu Allah da kendisine, Resulüne itaatle bağlayip şöyle buyurmakta:

Nisa 59 ..Ey inananlar, Allah’a ve Resulüne ve sizden ulu emirlere itaat edin…

Bunun önemi ve neticesini ise su ayette gayet net olarak görmekteyiz:

Isra 71 ..O gün herkesi her topluluğu imamıyla cağıracağız…

Çünkü cehennem azabına götüren imamlar da vardır, islam en güzel en doğru bir şekilde ögreten, doğru yolu gösteren imamlar da Resulullah Efendimiz’den meşhur bir hadis nakledilmiştir:

“Zamanın imamını tanımadan ölen cahiliye ölümüyle ölür.. Ahmet b. Hanbel, Müsned, Kenz ul Ummal: c.1, h.463-464

Şimdi günümüzde islam ümmeti icerisinde ki ana akımın ayrılık nedenine özetle değinelim. Bu iki ana akımı islam tarihi süresi icerisinde gelişen bir takım olaylar ve bazı dönemlerin doğurduğu sonuçlar neticesinde islama sarılmak, sahiplenmek gayesi ile Allah’a, Resulü’ne, Kur’an’a, Ahiret’e kuşkusuz imanlarına rağmen iki farklı islamı anlayış, akım veya mektep olarak bugüne geldiklerini var olduklarını ortaya koymaktalar.

Aleviligin dayanakları da; Kur’an ve Resulullah(sav)’in sünnetidir.

Dayanakları aynı olan inanc nasıl olur da iki farkli akım veya grup olarak ortaya cıkmakta? Her iki akim mus’tazaf inananları, imanlı ve samimidirler ama tarihe uzanan farklı kaynaklardan beslenme, inanclarını farklı şekillerde sergileyecek hale getirmistir onlari ve bu yüzden Allah’a, Resulü’ne, Kur’an’a, Ahiret’e inanan samimi musta’zaf Müslümanlar ümmet icerisinde birbirlerinden farkli grup olarak varlıklarını göstermektedir.

Kontakt

Ehli beyt Alevitischer Förderver. e.V

Tel.: +49 (0)69 24006960

Email: info@ehli-beyt.eu
Website: www.Ehli-beyt.eu